Kibar Feyzo neden çok iyi ?



 

Yeşilçam filmlerinin bazıları sıradan komedi ya da dram filmleri değildir. İçlerinde derin siyasi mesajlar barındıran ve sosyolojik tespitler yapan yapımlar da vardır. Kibar Feyzo filmi ise bu filmler arasında mesajı en ağır olanların başında gelir. Bu yazıdan sonra Kibar Feyzo’yu farklı bir gözle tekrar izlemenizi öneririm.

Film, Feyzo ve Bilo’nun askerden dönüşüyle başlar. Feyzo, askerliğini ülkenin en batısında (Trakya), Bilo ise en doğusunda (İran sınırı) yapmıştır. Filmin bence en güzel ve gizli mesajlarından biri burada saklıdır. Karakterlerimizden Feyzo da Bilo da Gülo ile evlenmek ister. Feyzo, bu isteğini köydeki otoriteye (ağa, baba ve anne) karşı çıkarak elde etmeye çalışır. Bilo ise sürekli bir yağcılık ve uzlaşmayla Gülo’yu elde etme yoluna gider. Burada Doğu ve Batı toplumlarının devletlerinden haklarını nasıl aldıklarına dair bir gönderme vardır. Doğu toplumları boyun eğerek hak ararken, Batı'da isyan ve karşı çıkış daha yaygındır.

Bu bölümde bir başka mesaj daha gizlidir. Bilo, askerdeyken onbaşı olmuştur; ancak Feyzo’da böyle bir rütbe yoktur. Bu da Doğu'nun ödüllendirilmesine bir gönderme olabilir.

Her iki karakter de köydeki diğerlerinden farklı görünüşe sahip olan ağaya Gülo ile evlenme isteklerini dile getirir. Maho Ağa; havuzda yüzerken bile çıkarmadığı, Cumhuriyet rejimi ile ağalığın uyumuna gönderme yapan şapkasıyla, Hitler’i andıran bıyığıyla ve Mao Zedong’u hatırlatan "Maho" ismiyle karşımıza çıkar. Bu detaylar, karakterin faşist, despot bir yapıya sahip olduğunu gösterir.

Gülo ile evlenme konusunun alt metninde de derin mesajlar bulunur. Feyzo, Gülo’yla açık artırma yoluyla evlenir. Senetlerin tamamı ödenene kadar Gülo’nun mülkiyeti babasına, kullanma hakkı ise kocasına aittir. Film burada, kadının mal gibi görülmesini ironik bir biçimde eleştirir. Çağına göre oldukça feminist bir bakış açısı taşır.

Feyzo, Gülo ile evlenip düğün yaptıktan sonra Maho Ağa'nın şapkasını taktığı için köyden sürülür. Asıl aydınlanması da burada başlar. Çünkü şehirde herkesin bu şapkayı taktığını, bunun sadece ağaya özgü bir şey olmadığını öğrenir. Yani bilgiyi Batı’da, şehirde edinmiştir.

İlk İstanbul sürgününde Feyzo, sendika ve paralı tuvalet işini öğrenir. Başlık parasında eksik çıkınca bu sistemi köyüne uyarlar. Maho Ağa, paralı tuvaleti görünce Feyzo’yu yeniden sürer. Bu kısım, kapitalizmin tekelleşme eğilimini ve serbest piyasa söylemine rağmen yalnızca kendisine hak tanıyan yapısını eleştirir.

Feyzo, İstanbul’da altı ay daha çalışır. Maho Ağa, kefil olduğu senet yüzünden onu affeder. Bu kez, Maho Ağa müfettişe yalakalık yaparken Feyzo’nun söylediği bir söz yüzünden Feyzo tekrar sürgün edilir. Ancak bu sefer, sürgünden önce Feyzo’ya köylülerin önünde işkence yapılır. Ağa'nın ağzından çıkan “141-142 başsınız” sözleri tesadüf değildir. Bu sayılar, dönemin anayasasında yer alan ve sosyal sınıfları kaldırmayı amaçlayanları cezalandıran, anti-komünist maddelere göndermedir.

Bu sürgünde Feyzo, sendika hakkında daha da bilgi edinir. Patronların, yani şehir ağalarının, işçilerin hak aramasına karşılık vermek zorunda kaldığını ve başlık parası diye bir uygulamanın olmadığını öğrenir. Ardından köyüne dönüp köylüleri örgütler.

Sonunda Feyzo, Maho Ağa’yı öldürür. Artık ağalık düzeni bitti sanırız. Fakat film, Feyzo’nun ağalık sisteminin kişisel değil yapısal bir sorun olduğunu söylemesiyle son bulur: Yeni gelen ağa daha da zalimdir. Böylece film, problemi sadece bireylerde değil, onları doğuran sistemde görür.

Özellikle filmin çekildiği döneme baktığımızda, bu eleştirilerin kime ya da neye yöneltildiği daha net anlaşılır.


Yorumlar

İletişim

Ad

E-posta *

Mesaj *