Baba'ya Mektup




Biliyor musun baba salak oğlun yıllardır seni arıyor insanlarda. Baba ya, salak oğlunun günleri birbirine benziyor.
Sabahın soğuk gri ışığı, boşluğa açılan bir kapıdan farksız. Bugün de uykudan uyandım ama nedenini bilmiyorum. Ne bir amacım, ne bir beklentim, ne de bir umudum var. Yatağın içinde kıvrılmış halde, omuzlarımda bir ağırlık hissediyorum. Dünya dönüyor, insanlar konuşuyor, hayat devam ediyor ama ben sadece bekliyorum. Sanki camın ardında donmuş bir silüetim ya da soluk bir gölge. İçimde bir boşluk var. Önce küçük bir çatlak gibiydi; ben bile fark edemedim. Zamanla genişledi baba, büyüdü, sonra derinleşti. Her şeyi yuttu.

Şimdi içimde soğuk bir uçurum var.
Ne kadar derine düşsem de dibe ulaşamıyorum. O kadar büyük ki bu boşluk, içimdeki yangın bile sessizlik gibi geliyor. Siz kendi kendinize gülüyorsunuz ya, o neşeniz bana yabancı bir dil gibi. Sizi anlıyorum ama hissedemiyorum. Bazen gülmeyi deniyorum, bazen zorla bir kelime fısıldıyorum. Ama içimdeki karanlık buna bile izin vermiyor. Mutluluk bir yanılsama gibi; uzanıp dokunamayacağım bir hayal.

Odama çekiliyorum, duvarlar üstüme kapanıyor.
Sessizlik nöronlarımı harekete geçiriyor. Uyumak istiyorum ama zihnim susmuyor. Başım çok ağrıyor baba. Bunun sonu yok mu? Geçmiyor mu? Geçmeyecek mi? Sonsuza kadar böyle mi olacağım? Kendimi kaybediyorum. Adım bile anlamını yitirdi. Eskiden kimdim, neydim, ne istiyordum? Cevaplar yok. Sadece boşluklar var ve boşluğun içinde kaybolmuş bir ben.

Zifiri karanlık beni çağırıyor, ama dibi asla bulamıyorum.
Düşüyor olmama rağmen yerimden kalkamıyorum. Baba, çok sıkıldım ağlamaktan. Geceler çok uzun ve ben uyuyamıyorum. Boğucu bir karanlık içindeyim. Gözümü tavana dikmiş, saatlerin ağır ağır akışını izliyorum. Her şeyin son bulmasını ne kadar çok istediğimi düşünüyorum. Gerçi bazen düşünmek bile çaba gerektiriyor, ona bile üşeniyorum. Oysa tek varlığım aklımdı.

Günlerdir, belki de haftalardır, içimde yankılanan tek şey: “Artık böyle devam edemiyorum” çığlıkları.
Beni burada tutan şeylere daha çok sarılıyorum. Pencereden dışarı bakıyorum. Sokak lambası altında yürüyen birçok insan. Hiçbir şey bilmeden ve hissetmeden geçip gidiyorlar. O kadar hafif görünüyorlar ki… Keşke ben de bu kadar kolay taşıyabilseydim kendimi. Keşke bu kadar zor olmasaydı baba. Ya da keşke sen olsaydın; bu kadar zor olmazdı.

Yatağa dönüyorum.
Beni saran yorgunluk sadece uykusuzluktan değil. Zihnim taş gibi, ruhum paramparça. Yaşamak bir yük. Nefes almak gereksiz bir alışkanlık. Birkaç saat içinde yeni bir gün doğacak ama benim için hiçbir anlamı yok. Günlerim aynı, hislerim aynı, acı aynı. Bazen gitsem, kim ne fark eder ki diyorum. Yok olsam bu evren ne kaybeder? Dünya aynı şekilde dönmeye devam ederdi. Birkaç kişi birkaç gün aynı hayatına devam edemezdi, o kadar.

Sen eder miydin baba? Sen devam edebilir miydin?
Uykum geliyor, gözlerimi kapatıyorum. Umarım bu sabah, benim için son sabah olur. Yarından tek dileğim, yarınımın gelmemesi. Zamanın anlamı kalmadı baba. Geçmiyor zaten. Tek istediğim uyumak. İnsanların yanında olmaktan çok sıkılıyorum. Senin yanında da öyle. Hangi bahaneyi bulup eve dönsem diyorum. Hoş, evde de kriz geçiriyorum.



Kendimi anlamaya çalışmaktan bıktım.

Ben boşluğun içinde kayboldum ve hiçbir yere varamıyorum. Ciğerlerim sıkışıyor, sanki dünya üstüme kapanıyor baba. Aslında dünya umursamıyor bile. Sen de öyle. Aylardır içimden bağırıyorum ama sesim çıkmıyor. Çıkaracak gücüm de yok zaten. Her şey bana çok uzakta baba. İnsanlar, sesler, gülüşler… Sevdiğim her şey bulanık bir sisin içinde kaybolmuş. Elimi uzatınca dokunamıyorum. Onlar hâlâ orada ama ben onlara ulaşamıyorum. Zaten hiçbir zaman onların parçası olamamıştım.

Devam edemiyorum.
Çok yorgunum, çok parçalanmış haldeyim baba. Bunun geçmeyeceğini kabul edemiyorum. Ne zaman gözlerimi kapatsam, kendimi sonsuz bir boşluğa düşerken görüyorum. Tek kurtuluşum, bu düşme haline bir son vermek gibi geliyor. Oysa içimde fırtınalar kopuyor. Fırtınanın rüzgarı kemiklerime kadar işliyor, yağmuru ise iliklerime kadar ıslatıyor. Dışarıdan bakan hiç kimse bunu hissedemez. Anlatamam çünkü cümleler içimde dönen kaosu açıklayamaz.

Kaçmak istiyorum bu halimden ama bacaklarım hareket etmiyor.
Bataklığa saplandım baba. Ne kadar çırpınsam, o kadar dibe iniyorum. "İyi misin?" diye sormana yalan söylemekten bıktım. Sana gerçeği söylesem yardım edebilir misin? Bu hissi anlayabilir misin gerçekten? Bu içimde yanan ve kimsenin sıcaklığını hissetmediği alevi söndürebilir misin? Vücudumu kemiriyorlar baba. Derimin altından böcekler gibi hareket ediyorlar. Hep huzursuz hissediyorum. Nedenini bilmiyorum, sadece öyle hissediyorum. Her an bana kötü bir şey olacakmış gibi. Her şey parçalanacak, her şey bitecekmiş gibi hissediyorum. Ama neyin biteceğinden bile haberim yok.

Düşüyorum baba.
Her seferinde daha sert. Sonra sessizlik çöküyor üstüme. Boğazımda kelimeler düğümleniyor. Geçmiyor baba. Gülümsüyorum sana, günlük hayatıma devam ediyorum; insanlara şaka yapıyorum, gerektiğinde kahkaha atıyorum. Beni tanıyanlar için her şey yolunda gibi. Sen ise güçlü olduğumu ve mücadele ettiğimi görüyorsun. Oysa senin yardım edebilmeni çok isterdim baba. İçimde hiçbir şey yolunda gitmiyor. Kahkahalarım insanların kulağında yankılanırken, ruhum sessizce çürüyor.

Her sabah uyanmak benim için bir dağın zirvesine tırmanmak gibi.
Tırmanırken “iyiyim” rolü yapıyorum sürekli. Oysa çok yorgunum baba. İçimde büyüyen karanlık beni boğuyor her gün. Bomboşum ve boşlukları dolduramıyorum. Bazen hüzün bile yok, sadece soğuk bir hiçlik. Bazen bir şeyler izliyorum; insanlar konuşuyor, gülüyor, sarılıyor. Bir camın ardından izliyorum ben. İzlerken her geçen gün biraz daha eksiliyorum.

Baba, dön.
Dön gel, o camı kır. Eşek kadar adam oldum, hâlâ içimden "gel baba" diyorum. Küçükken hastane bahçesinde kaybolurdun, sonra ben ağlayınca çıkardın ya hani... Şimdi neden çıkmıyorsun? Ben hâlâ buradayım. Ben yine ağlıyorum. Sen neden çıkmıyorsun? Çıkmanı istiyorum baba. Çık.

Her şeyi yapabilirim baba, beni biliyorsun.
İstersem kralı indirir, kralını yapar, onu da yerine koyarım. İstersem her şeyi yaparım ya… Tek başıma savaşamıyorum baba. Olmuyor tek başına. Baba, gel artık.


Yorumlar

İletişim

Ad

E-posta *

Mesaj *